“Hikâyesi olmayan bir şey var mıdır? Havaya bırakılan bir soluğun, hatta o soluğun her bir zerresinin bir hikâyesi yok mudur mesela? Her soluğun yüklendiği, ciğerden çıkarıp havaya teslim ettiği, esintilerle dört bir yana uçurduğu bir duygu ve o duygunun da bir hikâyesi yok mudur? Göğüsten bir ah ile mi yoksa bir oh ile mi çıktığını düşündüğü andan itibaren hikâyecinin zihni, o soluğun hikâyesini kurgulamaya başlar.” Bir kadın ve adam, karıncalar ve kurbağalar, yazarlar, çocuklar; caz, Latin ede ...